Kozmetik üründen geniş bir yelpazede kullanımı oldukça yaygın ürünlerdir. Özellikle rujlar, allıklar, tırnak ürünleri, saç boyaları yüz ve vücut bakım ürünleri gibi ürünler geniş bir popülasyona hitap ediyor. Deri yoluyla uygulanıyor olmaları maruz kaldıkları vücut bölgesi açısından önemli. Bununla birlikte kozmetik ürün içerisindeki her bir bileşen söz konusu ürünün güvenli kullanımı açısından çok önemlidir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda deri yoluyla uygulanan ürünlerin uygulandıkları bölgeden emilebildikleri ve buna bağlı olarak insanlar için sistemik bir maruziyet durumunun söz konusu olabileceği belirtilmiştir.
Kozmetikler mevcut bilimsel veriler dikkate alındığından insan sağlığı açısından genel olarak zararsız ürünler olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte bazı kozmetiklerle ilgili kanser, alerjik reaksiyonlar, mutasyon, solunum problemleriyle birlikte gelişim ve üreme problemleri gibi zararlı etkiler de rapor edilmiştir (CDC, 2003).
İnsanda tespit edilen birçok kanser türü, solunum rahatsızlıkları, organ yetmezliği ve zekâ geriliği ile ağır metallere maruziyet arasında ilişki olduğu bildirilmiştir. Örneğin insanda tespit edilen kanser vakalarındaki artışın muhtemel nedenlerinden biri olarak çevresel kaynaklardan sıklıkla maruz kaldığımız Cd’un DNA onarım sistemlerini inhibe etmesi gösterilebilir.
Çevresel Çalışma Grubu (EWG) tarafından yapılan çalışmada bir kadının günde ortalama 168 farklı bileşen içeren 12 kozmetik ürünü kullandığı tespit edilmiştir. Ayrıca bu çalışmada, kozmetikleri günlük olarak kullanan söz konusu kadınlardan 13’te 1’inin bilinen veya muhtemel karsinojenlere maruz kaldığı, 24’te 1’inin de bilinen veya muhtemel, reprodüktif ve gelişimsel toksikana maruz kaldığı ortaya çıkmıştır. Bu reprodüktif ve gelişimsel toksikanlar, kısırlık durumu ve fötal gelişimde veya yeni doğanlardaki olumsuz etkiler ile bağlantılı olabildiği belirtilmiştir.
AB Kozmetik Direktifi 76/768EEC’nin Ek-2 listesinde yaklaşık 1000 adet kimyasal maddenin toksikolojik profillerinden kaynaklı kozmetik üründe bulunmaması gerektiği belirtilmiştir. Bu listeye göre Sb (antimon), As (arsenik), Cd (kadmiyum), Cr (crom), Co (cobalt), Hg (civa), Ni (nikel) ve Pb (kurşun) kozmetik ürünlerde bulunması yasaklanmıştır. Sonrasında nano materyallerin kozmetik endüstrisinde giderek artan yeri de dikkate alınarak regülasyonla ilgili güncellemeler yapılmış, buna göre kozmetik ürünler ve bileşenlerinin normal koşullarda güvenli olması gerektiği ve bu durumun bir ürünün pazarlanması öncesinde değerlendirmeye alınması gereken bir parametre olduğu belirtilmiştir.
BAZI ÖRNEK ARAŞTIRMALAR
Amerika Birleşik Devletlerinde, Güvenli Kozmetik Mücadelesi (Campaign for Safe Cosmetics) tarafından yapılan çalışmada 33 farklı ruj markasının %61’inde Pb( kurşun) bulunduğu ve Pb seviyesinin 0,65 ppm seviyesine kadar çıktığı belirtilmiştir. Ayrıca FDA test ettikleri tüm rujlarda 0,09 ila 3,06 ppm düzeyinde Pb olduğunu belirtilmiştir.
Kanada Sağlık Bakanlığı test ettiği rujlarda 0,079 ila 0,86 ppm düzeyinde Pb (kurşun) bulunduğuna işaret etmiş, örneklerden birinde ise 6,3 ppm düzeyinde Pb olduğunu ortaya çıkartmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yakın zamanda yapılan bir değerlendirmede, Asya ve Orta Afrika ülkelerinde sıklıkla kullanılan krem ve sabun ürünlerinin bileşiminde cıva bulunduğu raporlanmıştır. Özellikle cilt rengi açıcı kremlerde bulunan cıva anksiyete, depresyon, sinir hasarı, deri direncinin azalması, uyuşukluk ve hafıza kaybı gibi bilinen birçok olumsuz etkiye sahiptir.
Yurt dışında bu konuya dikkat çeken pek çok sivil toplum kuruluşu toksik ağır metal içeren kozmetik ve kişisel bakım üreticilerini protesto etmekte ve üreticileri bu konuda önlemler almaya zorlamaktadır. Sonuçta tüm dünyada ağır metal içeren kozmetiklerle ilgili bazı yasal düzenlemeler kaçınılmaz olmuştur.
Ülkemizde ise mevzuatlar doğrultusunda kozmetik ürünlerin insan ve ekosistem için zararsız olması gerekliliği doğrultusunda üreticiler sorumlu tutulmakta ve ürün güvenlilik değerlendirmesi zorunlu tutulmaktadır.
Kozmetik ürünlerin Güvenlilik değerlendirmesi ve denetlenmesi , AB Tüketici Ürünleri Bilimsel Komitesi tarafından yayınlanmış olan ölçütler esas alınarak, T.C. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) tarafından yürütülmektedir.